18 Eylül 2008 Perşembe

Ermenilerin Tarihi 4

Osmanlı Ermenileri arasında Batılılaşma ve reform hareketlerinin başlangıcı 18. yüzyılın ilk yıllarına dayanır. 1701 yılında Sivas'lı Mkhitar Vartabed öncülüğünde İstanbul'da başlayan reform hareketi, kız ve erkek çocuklar için modern okullar açılması, eski kilise Ermenicesi yerine İstanbul halk diline dayalı yeni yazı dilinin geliştirilmesi, Batı dillerinden kitaplar çevrilmesi, ve reformlara direnen Kilise yönetimine karşı sivil siyasi örgütlenmelerin kurulmasını hedeflemiştir. Zaman zaman sert mücadelelere sahne olan reform hareketi, 1860'ta Padişah Abdülmecid tarafından ihsan edilen Ermeni Milleti Nizamnamesi ile zafere ulaşacaktır. Bu Nizamname ile kurulan Ermeni Millet Meclisi Osmanlı Devletindeki ilk temsili parlamenter organ niteliğinde olup, 1876 Kanun-u Esasi'si ile kurulan Osmanlı Mebusan Meclisi'ne de örnek teşkil etmiştir.

İstanbul Ermeni entelijensiyası özellikle 1826-1876 yılları arasında, II. Mahmut ve Tanzimat'ın reform politikalarıyla özdeşleşerek, Osmanlı siyasi ve kültürel yaşamında daha önce sahip olmadığı aktif bir rol oynamaya başlamıştır. Ermenice basın 1860'tan itibaren hızla gelişerek Türkçe basınla rekabet edebilecek bir toplam tiraja ulaşmıştır. 1856 Islahat Fermanı'ndan sonra Ermeniler Osmanlı tarihinde ilk kez çeşitli devlet kademelerinde görev alarak, askeri ve sivil vezaret (paşalık) rütbesine ve nazırlık görevine kadar yükselmişlerdir.

Ermeni toplumu içinde devrimci ve milliyetçi akımlar 1870'lerin sonunda özellikle Avrupa'da eğitim gören üniversite gençliği arasında boy göstermiştir. 1876 Berlin Antlaşmasının öngördüğü demokratik reformların II. Abdülhamid döneminde savsaklandığı düşüncesi, devrimci hareketin gelişiminde rol oynamıştır.
Sosyalist ve devrimci nitelikteki ilk örgüt olan Hınçak ("Çan") 1887'de İsviçre'nin Cenevre kentinde üniversite öğrencisi Avedis Nazarbekyan ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. 1890'da Tiflis'te Kristapor Mikaelyan, Stepan Zoryan ve Simon Zavaryan tarafından kurulan Ermeni Devrimci Federasyonu, ya da yaygın adıyla Taşnaksutyun ("Federasyon"), Rus devrimci hareketinden aktardığı gizli örgütlenme modeli ve silahlı eylem anlayışıyla, kısa zamanda Hınçak'çıları ikinci plana iterek, ulusçu hareketin ana örgütü olarak öne çıkmıştır.

1895'te Taşnaksutyun önderliğinde Doğu Anadolu'da girişilen isyan teşebbüsü, II. Abdülhamid yönetimince sert bir şekilde bastırılmıştır. 1895 olayları Türk kaynaklarında isyan ve güvenliğin tesisi kavramları çerçevesinde değerlendirilirken, Ermeni ve Batı kaynaklarında çoğu zaman "Birinci Ermeni Katliamı" olarak adlandırılır. Ancak 1895 Van, Bitlis, Erzurum, Erzincan ve Sivas olaylarının can kaybı rakamları hakkında güvenilir kaynaklar bulunmamaktadır.
Abdülhamid saltanatının son yıllarında Ermeni Devrimci Federasyonu rejime karşı direnişin önemli bir nüvesini oluşturmuş ve bu niteliğiyle İttihat ve Terakki örgütüne de model ve müttefik olmuştur. 1908 Devrimi'nde İttihat ve Terakki ile Taşnaksutyun beraber hareket etmişlerdir. Ancak ihtilalden kısa bir süre sonra iki örgüt arasında anlaşmazlık başgöstermiş, ve iktidar partisinin eski müttefikleri hakkındaki kuşkuları, İttihat ve Terakki'nin 1912'den itibaren belirginleşen Ermeni aleyhtarı politikasında küçümsenemeyecek bir rol oynamıştır.

Hiç yorum yok: